top of page

Neden Pozitif Psikoloji?





Bilinçli ya da bilinçsiz, açıkça ifade etsek de etmesek de hepimiz mutlu olmak istiyoruz. Başarılı olmak, onay görmek, kabul edilmek, sevmek ve sevilmek istiyoruz. Daha iyi bir ev, daha güzel bir araba, daha iyi bir iş ve daha çok para kazanmak istiyoruz. Çünkü tüm bunların bizi mutlu edeceğine inanıyoruz.


Bundan çok değil 20 yıl önce birisi bize mutluluk bilimi adında bir alanı olacak deseydi, güler geçerdik. Bugün ise Google Akademi’de sadece “mutluluk” anahtar kelimesi ile arama yaptığımızda 2,5 milyon akademik yayın ile karşılaşıyoruz. Anahtar kelimeleri biraz daha genişleterek “pozitif psikoloji”, “iyi olma hali (well-being)”, “pozitif duygular” gibi eklemelerle yayın sayısı 13 milyon’a ulaşıyor.


Peki ne oldu da Amerika, İngiltere ve Avrupa Ülkeleri başta olmak üzere mutluluk konusu tüm dünyada giderek artan bir önem kazanıyor? Cevabı çok açık aslında. Modern toplumun yarattığı durumlar bizi büyük ölçüde mutsuzuz ediyor. Eskisine göre çok daha fazla imkana sahip olsak da eskisinden daha mutlu değiliz. Bugün dünya nüfusunun %55,3’ü yani yaklaşık 4,2 milyar insan kentlerde yaşıyor. 2019 yılında yayınlanan Dünya Bankası raporuna göre; 2045 yılında bu rakamın 1,5 kat artarak 6 milyarı aşacağı tahmin ediliyor. Büyük şehirler verimli iş bölümüne olanak tanıyan, yeni fikirlere açık olan, dolayısıyla daha yüksek yaşam standartları sağlayan, ekonomik güç merkezleri olarak ortaya çıkıyor. 2050 yılında dünya çapında her 10 kişiden 7’sinin şehirlerde yaşayacağı tahmin ediliyor (1). Bu veriler bize hızlı kentleşme trendinin artarak devam edeceğini gösteriyor. Hızlı kentleşme, az önce bahsettiğim avantajları ile belli başlı zorlukları da beraberinde getiriyor. Ulaşım, eğitim, sağlık, barınma imkanlarının yetersizliği, hava kirliliği bunlardan sadece birkaçı. Öte yandan, şehirlerdeki kozmopolit yapı, zenginle fakirin burun buruna yaşaması, gelir uçurumu farkı ve tüm bunların sonucu ortaya çıkan sosyal kıyas insanları mutsuz ediyor. Neo-liberal kapitalizmin belki de en başarılı olduğu şey; mutsuz şehirler yaratmak.


156 ülkeyi baz alan 2020 Dünya Mutluluk Raporu verilerine göre Finlandiya en mutlu ülkeler arasında 1. Sırada, Afganistan sonuncu sırada, Türkiye ise 93. Sırada. Finlandiya’dan daha yüksek kişi başı GSYI hasılası olan Amerika 18. Sırada, Türkiye’den çok daha az milli geliri olan Kosta Rika ise listede 15. Sırada. Gelir seviyesi elbette bir ülkede yaşayan insanların mutlu veya mutsuz olacağını belirleyen en temel faktör, ancak tek başına mutluluğu tahmin etmekte yetersiz kalıyor. Amerika’da 1945- 2000 yılları arasında gelir seviyesi 25.000 USA’den 70.000 USD’ye çıkmasın rağmen, mutluluk seviyesi neredeyse hiç değişmiyor (2). İşte bu paradox nedeniyle bugün psikoloji alanında yapılan araştırmalar şu temel soruyu soruyor. Mutlu insanları, mutsuz insanlardan, ayıran ne?



1-https://worldhappiness.report/ed/2020/cities-and-happiness-a-global-ranking-and-analysis/#fnref1

2- Happiness Inertia: Analytical Aspects of the Easterlin Paradox∗, Ali Choudhary, Paul Levine, Peter McAdam , Peter Welz, University of Surrey and the State Bank of Pakistan, ,University of Surrey,European Central Bank and University of Surrey,Sveriges Riksbank October 15, 2008

48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Nefes

bottom of page