İnsan beyni sürekli olarak, çokça bilgiye maruz kalır. Bu nedenle evrim süreci boyunca bu bilgileri en ekonomik şekilde depolamak ve kategorize etmek için kendi yöntemlerini geliştirmiştir. Aynı türden bilgilerin uzun süreli belleğimizde oluşturduğu bu kategorilere ‘şema’ denir.
Doğduğumuz andan itibaren, karşılaştığımız her olay, durum, nesne, kişi vb. ile ilgili zihnimizde şemalar, örüntüler oluştururuz. Örneğin tüm renkler, renkler şemasında, tüm köpekler, köpekler şemasında yer alır. Her şemanın kendisine has bir duygusu, düşüncesi, anısı ve bedensel bir duyumu vardır. Şemalar olumlu ya da olumsuz olabilirler. Bir köpek ile karşılaşmamızda ilk tecrübemiz olumsuzsa, ebeveynlerimiz bize köpekten uzak durmamızı yoksa bizi ısıracağını söylemişlerse, daha sonraki tecrübelerimizle de bu durum büyük oranda pekişiyor sa, büyük bir ihtimalle artık köpek şemamız bize yaşam boyunca korku gibi olumsuz hisler yaşatacaktır. Pek çoğumuzun sahip olduğu iğne ve aşı korkusu, karanlık korkusu, polis korkusu, doktor korkusu gibi korkuların temelinde bu erken çocukluk dönemi tecrübeleri ve yanlış ebeveyn tutumları vardır.
Şemalar, bilinçsiz bir şekilde, deneyimlerimize bağlı olarak oluşur ve yaşam boyunca kompleks bir şekilde gelişmeye devam eder. Bu nedenle yukarıda da bahsettiğim gibi, temel çocukluk ve ergenlik yaşantılarımız son derece önemlidir.
Şemalar ve deneyimlerimiz arasındaki ilişki tavuk-yumurta ilişkisi gibidir. Yani, şemalar hem deneyimlerimizden hareketle oluşur hem de deneyimlerimizi şekillendirirler. Bu çok önemli bir konudur. Diyelim ki, babanız eleştirel ve çabuk yargılayan bir insan. Hata yaptığınızda veya beklentilerini karşılayamadığınızda size sinirlenerek, ‘geri zekalı ve aptal’ gibi kişiliğiniz ile ilgili genellemelerde bulundu, sıfat ve etiketler kullandı. Bu deneyimleriniz özellikle zekanız ile ilgili bir kusurluluk şeması geliştirmenize yol açabilir. Kendinizle ilgili “Ben aptalım, söylenilenleri anlamam.” gibi inançlar geliştirebilir ve öz güveninizi zedeleyebilirsiniz.
Bu nedenle çocuk yetiştirirken dikkat etmemiz gereken en önemi konulardan birisi, geri bildirimlerimizde direk yapılan hatalı davranışa odaklanmak ve bu davranış ile ilgili geri bildirim vermektir. Genelleyici, direk kişiliğe yapılan, etiketleyici geri bildirimlerden kaçınmalıyız. Örneğin ‘çok yaramazsın’ yerine ‘az önce yaptığın davranış doğru değildi ’diyebiliriz. Bu tür geri bildirimler mindset/zihniyet oluştururken de son derece önemlidir. Buna daha sonraki yazılarımda detaylı olarak değineceğim. Kısa bir örnek ile özetlemek gerekirse; çocuğumuza sınavdan yüksek not alınca; ‘Aferin, çok zekisin’ yerine ‘Aferin, sıkı çalıştığın için başarılı oldun’ şeklinde bir geribildirim verirsek, çocuğumuz başarının zeka ile ilgili değil çalışmak ile ilgili olduğuna dair bir gelişim zihniyeti geliştirecektir. Bu deneyimlerinizden yola çıkarak nasıl şema geliştirdiğinize bir örnektir.
Şimdi gelin birlikte bu şemanın deneyimlerinize nasıl bir etkisi olduğuna bakalım.
Yukarıdaki eleştirel baba örneğinden devam edelim. Artık bir kere kendiniz ile ilgili bir kusurluluk şeması oluşturduktan sonra, ileriki hayatınızda karşılaştığınız zorluklar karşısında hızlıca pes edebilir, bu konuda öz güveninizi kaybedebilir ve potansiyelinizi tam olarak kullanmak konusunda tutuk davranabilirsiniz. Size ‘Nasıl olsa anlamam, yapamam, beceremem’ diyen iç sesinizin temelinde bu vardır. Şemanıza uygun bir şekilde davranış sergiler, onu onaylarsınız. Adına ister kader deyin, ister kendi kendini gerçekleştiren kehanet, şemalarınıza uygun davranış kalıplarınızdan kaçmak zordur….ama imkansız değildir.
Sizi destekleyen, yapabilirsin diyen, size karşı olumlu bir tutum sergileyen başka bir ebeveyn, bir arkadaş, bir eş, bir öğretmen, bir yönetici, bir terapist ya da bir danışman/mentor, şemalarınızı değiştirmenizde size yardımcı olabilir. Bu kişilerin size olan bakış açılarını içselleştirebilir, kendinize yeniden güvenmeye başlayabilir ve harekete geçebilirsiniz. Başarabildiğinizi gördükçe ve sonuçları ile yüzleştikçe daha çok çalışır, daha iyi sonuçlar alırsınız ve kendi kendini gerçekleştiren kehanet yeniden çalışmaya başlar.
Bu örneğin tam tersi bir örnek de mümkün. Diyelim ki sizi destekleyen ve yargılamayan bir aile ortamında büyüdünüz. Şemalarınız da bu şekilde gelişti. Sonrasında bir evlilik yaptınız ve eşiniz sizi sürekli olarak eleştirmeye, yargılamaya, etiketlemeye başladı (Hemen boşanın). Attığınız her adımda öz güveniniz biraz daha azaldı ve kendinize olan inancınızı kaybetmeye başladınız. Nur topu gibi bir kusurluluk şeması oluşturdunuz.
Çevresel faktörler, eş ve arkadaş seçimleri ne kadar önemli görüyorsunuz. Ama bu seçimleri de yapan biziz. Tercihlerimiz ve seçimlerimiz altında yatan nedenler ve mekanizmalar da oldukça karmaşıktır. Bunu başka bir yazımda ele almayı planlıyorum.
Sonuç olarak, yukarıda çok basit hali ile bilişsel şemalarımızı özetlemeye çalıştım. Elbette tüm bunlar çok daha karmaşık ve kompleks süreçler. Ana mesaj şemalarımızın gelişebilir ve değişebilir olduğudur. Yeter ki farkında olalım ve destek görelim.
Başak Kişisel
İsterseniz bu yazıyı paylaşabilirsiniz!
Comments